16 Ocak 2013 Çarşamba

Hayatıma Dair-Kandilli 1.Bölüm



(Annem ve Babamın gelinlik-damatlık ile fotoğrafı)
  Herkesin hayat hikayesi farklıdır. Bana göre bu şanslı olanlar ve olmayanlar ile ayırırım bunu. Ben ise şanssız olanlardanım sanırım. Bugünlere kadar şanslı olduğumu hissettirecek bir olay yaşadığımı hatırlamıyorum.
  Sonbaharın bana göre en güzel ayı olan Eylül'ün 3. gününde Zonguldak Ereğli'nin şirin beldesi Kandilli de Erdal (Babam) ve Nuran (Annem) çifti evinde komşularını misafir olarak ağırlayarak sıradan bir gün geçirmekteydi. Misafirleri yolcu ettikten sonra en umulmadık bir şey gerçekleşiyordu Annem Hatice(Teyzem) acilen çağırıyor : "Çocuk geliyor Erdal'a haber ver çabuk!". Teyzem "7 aylık" çocuğun doğabilme ihtimalinin şoku ile Babama söylüyor durumu ve Babam Akrep Mehmet'in(Evimizin altında bulunan tekel'i işleten kişi) arabasını alıp Fatma(Anneannem) de yanına alarak bildiğim kadarı ile 3 kişi Ereğli Devlet Hastanesine gidiyorlar.Herkes doğuma 2 ay var diye beklerken acele davranarak Dünya'ya "merhaba" deme cür'etinde bulup ciğerlerime dolan havanın etkisiyle ağlayarak doğdum.

   Zayıf,kemikleri sayılan,kaş-kirpik çıkmamış,tırnak yok,yüzü çilli ucubeye benzer canlı olarak eve getirildiğimde Merve(Ablam) hayal kırıklığı yaşamış çünkü sürekli kardeş gelecek gibi cümleler ile doldurulup kolu komşuda bebekleri gösterip senin kardeşinde böyle olacak diye 4 yaşında ki kızın karşılaştığı olağan dışı doğan kardeşini normal karşılaması da beklenemezdi tabii.Ablamın isminin Merve olduğundan dolayı uyumlu olması için adım Safa koyulmuş.
(Annem,Babam,Ablam ve Benim birlikte çekildiğimiz bir fotoğraf)
[Ablamın kardeş sevgisi (zorunlu olarak çekilmiş olabilir)]
        Üstüme düşkünlükleri 7 aylık olmamdan dolayı daha fazlaydı ve Ablam ile kıskançlık krizlerimiz hat safhadaydı tabii ki her kardeşler arasında olan klasik sürtüşmeler de dahil.
(1. Yaş Günüm)
     Mutlu bir aile olarak hayatlarını devam ettirirken küçüklüğümün nimetlerinden çevremde ki insanlar bolca faydalandı.Ülkemizde özellikle küçük erkek çocuklarına saygı sevgiyi öğretmekten daha çok önem verilen küfür öğretme çeşitliliğini arttırma sendromu ile bir çok kez çikolata,bozuk para ile kandırılarak kahvede ki Mehmet'e bakkalda ki Hasan'a gidip gelmelerim ile herkese küfreder olmuştum.Bir keresinde Akrep'e küfrettiğimde adam sinirlenip eve gelip beni tokatladığında Annemin tepkisi çok sertti. Çok net hatırlıyorum "Benim çocuğuma benden başka kimse elini süremez sen kimsin!? Küfür ettiğinde hoşunuza gidiyordu şimdi söylediğinde ne hakla sinirleniyorsun? Bir daha çocuğuma elini sürersen seni öldürürüm!" Küçük çocuğun şahit olduğu konuşmaya bakar mısınız? Seni öldürürüm diye bir tepki ile karşılaşıyor. Ki Annem bu konuda çok hassasmış bana anlatılanlara göre. Tokatı yiyen ben rahat durmayacağım için balkona çıkıp ana avrat küfre devam ediyordum tabii hırsımdan dolayı bunu herkes gülerek karşıladı.
(Ablamın doğum gününde el işaretini ilk öğrendiğimde)
 Ahmet Dedem'den(Annemin Annesinin Babası) bahsetmeden geçemeyeceğim.Bu kadar cana yakın sürekli gülen bir adam tanımadım.Bana sürekli harçlık verir, çok sevdiği tavuk almam için bakkala yollardı.Eli açık bir insandı. Bir gün yine tavuk aldırdıktan sonra evine döndüğünde Havva Anneannem(Annemin Anneannesi) telefon açıp "Pak bagayim bağa sen dedene davug mi aldun ? dedenun parmaklaruni kestum senunda kötüni keseceğum!" diye azarlamıştı.Artık niyetini bilemeyeceğim göz korkutmak mıydı yada başka bir şey miydi bilemiyorum. Dedem'in kişiliğine bu kadar zıt bir insan ancak Büyük Anneannem olabilirdi. Aşırı titiz,cimri,tutumlu,sinirli,asabi görünürdü bana ve hep kızardı yaramaz olduğumu söyleyip.

Devam edecektir.........

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes